Türk Sinemasında çarkler tersine dönmeye başladı. “Fetih 1453” dışında hiçbir filmin doğru dürüst seyirci toplayamadağı 2012 yılının son kurbanları gösterime giren iki Çanakkale filmi oldu. Neden böyle peki?
Bu sezon sinema salonlarında Türkiye tarihinde önemli yeri olan Çanakkale Savaşlarını konu alan iki film birden kısa arayla gösterime girdi. Bunlardan ilki Sinan Çetin’in yönettiği “Çanakkale Çocukları”, diğeri ise Yeşim Sezgin imzalı “Çanakkale 1915′ adlı filmlerdi. Durum böyle olunca “Sinemalardaki Çanakkale savaşlarının galibi kim olacak?” sorusu gündemi geldi.
Sinema çevrelerinde merakla beklenen sonucun ilk aşaması (Açılış hafta sonu hasılatları) bu hafta belli oldu. Sinan Çetin’in 28 Eylül’de gösterime giren filmini ilk hafta sonunda 55.199 kişi izlemişti. 18 Ekim’de gösterime giren “Çanakkale 1915″in seyirci sayısı 107.808 olarak açıklanınca 1915 bu yarıştan neredeyse iki kat fark atarak önde çıktı.
Ancak her iki Çanakkale filminden beklentilerin yüksek olması nedeniyle “Çanakkale 1915″in zaferi aslında buruk bir sevinç getirdi yapımcılarına… 10 milyon TL civarında maliyeti olan filmin zarar etmemesi için gösterim süreci boyunca toplam seyirci sayısının 2 milyonu aşması bekleniyordu. İlk 3 günlük seyirci sayısına bakılınca toplam seyircinin 250 – 300 bin aralığında kalacağını tahmin etmek zor değil…
Peki, neden böyle oldu da büyük umutlar bağlanan iki Çanakkale filmi birden beklentilerin altında kaldı? Sinan Çetin katıldığı bir televizyon programında “Çanakkale Çocukları” filminden büyük zarar ettiğini itiraf ederek, bu başarısızlığı havaların sıcak gitmesine, seyircinin filmdeki barış mesajını almak istememesine bağlamıştı.
“Çanakkale 1915″in 3 günlük sonucu yeni açıklandığı için yapımcılarından henüz ses seda çıkmadı. Onlar da büyük ihtimalle uzun bayram tatili nedeniyle büyük kentlerin önemli oranda boşalmasına bağlayacaklar. Ancak geçtiğimiz yıllarda uzun bayram tatillerinde gösterime girmiş nica Türk filminin ciddi seyirci topladığı gerçeğini gözardı etmiş olacaklar.
Mazeretler ne olursa olsun ortada bir gerçek var. 2012 yılında Türk Sineması için işler hiç de iyi gitmiyor. Toplam 14 milyon civarında seyirci var ama bunun 6,5 milyonu, yani yarısı “Fetih 1453″ü izledi. Hasılat boyutunda da toplam gişe hasılatının yarısı o filmden geldi. Sadece bu sonuçlar bile “Türk sineması yükseliş trendinde” şeklindeki abartıların geçerli olmadığını, bazı şeylerin ters gittiğinin kabul edilerek yeni arayışlara girilmesi gerektiği sonucunu getiriyor.
Olayın bir de politik boyutu var elbette. Başbakanın milliyetçilik karşıtı söylemlere ağırlık verdiği dönemde başta “Nefes: Vatan Sağolsun” olmak üzere milliyetçi yanı ağır basan filmler gişe yapmıştı. Sonra Başbakan söylemini değiştirip milliyetçiliğe yüklenince ülkenin yüzde 50’si tepkisel davranarak eskisi kadar sıcak bakmaz oldu. Başbakanın her dediğini emir kabul eden geri kalan yüzde 50’nin de başta sinema olmak üzere sanata soğuk durduğunu bilmeyen yok. Milliyetçilik de onların tekeline geçince sonuç ortada… Başbakanın yeni söylem değişikliğine kadar yeni bir formül bulmaktan başka çare yok gibi…
İlyas Hızlı