Çalıştığınız ofiste yanınızdaki ofis arkadaşınıza veya yöneticinize karşı yoğun bir öfke, kızgınlık hissedince bir an durup düşünmekte fayda var. Kendinize bu öfkenin gerçekçi ve mantıklı olup olmadığını sorun öncelikle… Kimi zaman duyguları harekete geçiren olayın aslında o an olanlarla pek ilgisi yoktur. Bu nedenle otomatik tepki vermek yerine biraz durmalı ve zaman kazanmalısınız.
Hemen öfkeye kapılmaktansa karşınızdaki kişiyle bir iki gün sonra konuşmayı seçebilirsiniz. Böylece kazandığınız zaman diliminde sizi üzen asıl problemin ne olduğunu objektif biçimde düşünme şansınız olacaktır. Aynı durum size problem çıkaran kişi için de geçerlidir. İnanın ki, bu süre boyunca o da problemi detaylıca düşünme fırsatı bulacaktır.
Peki, duygularımızı bastırmak performansımızı etkiler mi? Terapistler bu soruya evet yanıtı veriyorlar. İşyerlerinde duygularımızı açığa vuramadığımız için büyük ölçüde gerginlik hissederiz. Yaratıcı düşünce için harcayacağımız enerjiyi durumu idare etme çabasıyla tüketiyoruz. Sakin olduğumuz anlardaki yaratıcı fikirlerimizin bir anda yok olup gittiini, yerini öfkenin aldıını deneyimlemek zorunda kalıyoruz.
Bu nedenle herşeyden önce öfke kontrolünü sağlamamız gerekiyor. Psikologlara göre bu aslında bir zamanlama olayıdır. Bizi üzen asıl şeyin ne olduğunu düşünmek için kendimize en az bir gün süre vermeliyiz. Yöneticimizle veya iş arkadaşımızla konuşurken onların kullandığına benzer yaklaşımlar sergilemek gerekir. Fazla heyecan yapmak, surat asmak, sesimizi yükseltmek gibi davranışlar genelde duygusallık olarak nitelenir ve profesyonelliğe aykırı olduğu kabul edilir.
Bu nedenle öfke kontrolünü sağlamak için herşeyden önce öfkemizi kontrol altına alıp sakin davranmak, problemi tekrar gündeme getirmek gerekipyorsa, bunu bir iki gün sonra denemekte yarar vardır. Sakin bir günümüze rastladığı takdirde istediğimiz sonucu daha net şekilde alabiliriz.