TÜİK, 2018’de Türkiye’de kitap satışının ve yayımlanan kitap sayısının arttığını, yayımlanan e-kitap sayısının 3 katına çıktığını, yeni Kürtçe kitap sayısında da yüzde 47,8 oranında artış görüldüğünü bildirdi. Peki geçen yılki kur şoku sonrası yaşanan kağıt krizine rağmen bu nasıl mümkün oldu?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yayıncılık istatistiklerini açıkladı. Nisan ayında yayımlanan istatistiklerde 2018’de Türkiye’de kitap satışının ve yayımlanan kitap sayısının arttığını, yayımlanan e-kitap sayısının 3 katına çıktığını, yeni Kürtçe kitap sayısında da yüzde 47,8 oranında artış görüldüğünü bildirdi.
2018’in Ağustos ayında hızlanan Türk Lirası’ndaki değer kaybının ardından, ithal kağıt ve mürekkeple kitap basmak zorunda kalan yayınevleri, artan maliyetler nedeniyle kitap basmakta ve yüksek fiyattan satmakta zorlanacağını söylüyordu.
TÜİK’in aylık olarak yayınladığı veriler incelendiğinde Eylül 2018’den sonra kitap bandrolü satışlarında keskin bir düşüş yaşandığı görülüyor.
Fakat bu durum 2018’e özgü değil. Her yıl okulların açıldığı ve kitap fuarlarının düzenlendiği sonbahar yaklaşırken önce artış, sonra da düşüş gerçekleşiyor.
2018 genelinde bandrol satışları bir önceki yılı geride bırakarak 410 milyonla tüm zamanların zirvesine ulaştı.
Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Koordinatörü Ebru Şenol, bandrol satışındaki artışın yüzde 0,71 olduğunu, bu yüzden kitap üretiminde gözle görülür bir artıştan söz etmenin mümkün olmadığını söylüyor.
Ebru Şenol, “araştırma-inceleme, edebiyat ve çocuk yayıncılığı alanlarının oluşturduğu kültür yayıncılığında 2017 yılına göre %2,83 oranında bir düşüş var” diyor. Şenol, yayımlanan yeni kitaplardaki artışın ise “bağımsız yayıncılığın çeşitlilikteki başarısından” kaynaklandığını söylüyor.
Yayımlanan kitaplar 2016 hariç her yıl arttı
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin misyonlarından birinin mesleki sorunlara çözümler için bakanlıklarla ortak çalışmalar yapmak olduğunu hatırlatan Şenol, 2018’deki kur şoku ve kağıt krizinin ardından sonbahar aylarından beri kamu kurumlarıyla görüştüklerini ancak “Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü bünyesindeki halk kütüphaneleri için 2,6 milyon TL tutarında yayıncılardan kitap alımı dışında anlamlı olabilecek bir destek olmadığını” belirtiyor.
Kitap üretim ve satışında yüzde 18 ve 8 olan KDV oranlarının kaldırılmasının olumlu olduğunu söyleyen Şenol, yayıncıların devletten 500 milyon TL’yi bulan KDV alacağının da ödenmesi gerektiğini vurguluyor.
Şenol, Türkiye’deki okur alışkanlıkları ve yayıncılık sektörünün geleceği hakkında ise şunları söylüyor: “Kişi başına düşen kitap sayısı 2017’de 7,76 iken 2018’de 7,08’e düşmüş oldu. Ancak yeni başlık sayısında önemli bir artış var.
“Her ne kadar kişi başına düşen kitap sayısı düşüşte gözükse de bizim özellikle kitap fuarlarında gözlemlediğimiz şey kitaplara ve kitap okumaya ilgi gösteren, önemseyen ve takip eden bir okur kitlesi varlığı, tüm ekonomik zorluklara rağmen de yeni kitaplar yayımlayan, kendini geliştiren, dünyadaki yenilikleri, eğilimleri takip eden yayınevlerimizin olması. Bu şekilde bakıldığında biz okuma alışkanlıklarında olumlu gelişmeler olduğunu görüyoruz.
“Sektör için en önemli bulduğumuz ve üzerinde uzun bir zamandır çalıştığımız bir sabit kitap fiyatı konusu var. Avrupa’da birçok ülkede uygulanan bu uygulama sayesinde bu ülkelerdeki bağımsız yayıncılar ve kitabevleri ayakta durabiliyor, bu da o ülkelerdeki yayın çeşitliliğinin korunmasını, hizmet kalitesinin sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Ülkemizde de sabit kitap fiyatı konusunda yasalar düzeyinde bir aksiyon alınması bizim en önemli taleplerimizden biri.”
E-kitaptaki artış neden kaynaklanıyor?
İstatistiklerde dikkat çeken bir diğer artış da elektronik kitaplarda yaşandı. Yayımlanan e-kitap sayısı neredeyse üç katına çıkarak 5177 oldu. Fakat bu sayı, 2015’te ulaşılan zirvenin gerisinde…
Türkiye’nin ilk e-kitap yayınevlerinden olan ve sadece e-kitap yayımlayan Propaganda Yayınları’nın kurucusu Can Başkent, 2014-2015 döneminde yayınevlerinin e-kitapların popülerleşmesiyle birlikte ellerindeki kitapların e-kitap versiyonunu piyasaya sürdüklerini fakat bunların yeterince satılmaması nedeniyle sonraki yıllarda yayımlamayı bıraktığını, istatistiklerdeki dalgalanmanın arkasındaki nedenlerden birinin bu olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Kitap sektöründeki dağıtıcıların, kağıtçıların e-kitapları desteklememesi ve insanların elektronik cihazlara, e-kitap okuyuculara heveslerinin azalması da diğer nedenler…
“Bazı başat yayınevleri hiç e-kitap yayımlamıyor. Çevirileri hariç tutunca, yeni yayımlanan kitapların çoğunu çıkaran başat yayınevleri e-kitap yayımlamıyor.”
Kitapların çoğu basılı formatta hazırlandı. Can Başkent, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin şirketinin hem satışlarının hem de yayımladıkları kitap sayısının da azaldığını söylüyor:
“Bizim yayınevi sosyo-politik kitaplar yayımladığı için onunla paralel gidiyor. Türkiye’nin yaşadığı siyasi karmaşa bizi de etkiliyor. Ateizm kitabı aldıkları zaman fişlenecekleri gibi şeylerden korkuyorlar gerçekliği olmasa bile. Birçok yazar da gerçek isimleriyle kitap yayımlamak istemiyor.”
Başkent’e göre e-kitabın Türkiye’deki geleceği karmaşık. “10 dakikada binlerce kitabı korsan olarak indirmek mümkün” diyen Başkent, yayınevlerinin teknoloji konusunda çok bilgili olmadığını, bu yüzden e-kitapta korsanla mücadele yollarını kullanamadıklarını da belirtiyor ve ekliyor:
“Büyük yayıncılar popüler kitaplarının reklamlarını yapıyor ama yeni yayınevlerinin böyle bir imkanı olmuyor, 2-0 geriden başlıyorlar. Bir de e-kitap yayınlıyorsanız daha da geriden başlıyorsunuz.
“Kapitalizmin başat ilkelerinden biri olan zenginin daha zengin, fakir daha fakir olması yayıncılıkta da var. Popüler yazarlar daha çok okunurken popüler olmayanlar daha az okunur oluyor. Yemek kitapları, diyet kitapları, Karatay kitapları daha çok okunuyor. Gelir eşitsizliği gibi yazar ve okur eşitsizliği de üretiyor sistem.”
2018’de yeni e-kitaplarda yaşanan artışta akademik ve eğitim kitaplarının artışının da önemli bir payı olduğuna dikkat çeken Başkent, “Sanırım yayıncılar ders-eğitim kitabında e-kitabın avantajlarının farkına varmış. Bu kategori Türkiye’de her zaman çok satan bir kategori olmuştur” diyor.
Kürtçe kitapta çatışma etkisi
TÜİK’in yayımladığı istatistiklerde dikkat çeken bir diğer gelişme de yayımlanan Kürtçe kitapların sayısındaki yüzde 47,8’lik artıştı.
Türkiye’nin ilk Kürtçe kitap satış sitesi Pirtukakurdi’nin Genel Koordinatörü Bawer Berşev, bu artışta Kürt kentlerindeki çatışmaların bitmiş olmasının büyük payı olduğunu söylüyor.
Yıllara göre yayımlanan Kürtçe kitap sayısı. Çözüm süreci döneminde artan Kürtçe kitap sayısı çatışmaların ardından azaldı.
Türkiye’de Kürtçe kitap basımı, çözüm sürecine denk düşen 2013-2015 yılları arasında zirve yapmıştı. Berşev, sonrasında yaşanan çatışmaların etkisini şöyle anlatıyor:
“Bizim kendi özel kutularımız var üzerinde Pirtukurdi yazan. O süreçte kitap alan okurlar bizi arayıp farklı kutulara koymamızı, Kürtçe ibareler olmamasını istedi.
“Bazen kargolar Cizre, Hakkari, Şırnak’a gönderdiğimizde asker veya polis kontrolünden geçiyordu, o yüzden bir sürü kitabımız geri gelmeye başlamıştı. Giden kargoları kontrol ettikleri zaman kargo Şırnak’a ulaşmadan geri dönüyordu. Kargolarda bir korku iklimi oluşmuştu ama şimdi geçti.
“Savaş olmadığı sürece basım, dağıtım ve okur kısmında bir kesinti olmuyor. Çözüm süreci döneminde hem basımında hem alımında çok artış olmuştu. Kürtçe kitapların 1 yılda baskısı tükenmez ama o yılda 5-6 ayda bitenler oluyordu.”
Kitap basımlarının durduğu ve satışların düştüğü çatışma dönemlerinde diğer Kürtçe kitapçılar kapanırken kendilerinin kapanmamasını ise e-ticaret yapmalarına bağlıyor:
“Örneğin daha önce Mardin’de 4 kitapçı vardı, bunlar kapanınca okurlar bize yöneldiler ve bizim satışlarımızda bir düşüş olmadı. Biz e-ticaret yaptığımız için eskiden Diyarbakır, Mardin’e daha çok satıyorken İstanbul’a ve yurt dışına daha çok satış yapmaya başladık. Reklamlarımızı da ona göre yaptık.”
Berşev kağıt krizinin etkilerinin bir ay civarında sürdüğünü, sonrasında matbaaların tekrardan kitap basmaya başladığını söylüyor. Son aylarda kitap piyasasının tekrar canlandığını, bunda Şubat 2019’da gelen vergi indirimi ve yerel seçimle değişen siyasi atmosferin de olduğunu belirten Berşev, ithal olarak gelen kağıdın pahalılığının sektör önündeki en büyük engel olduğunu aktarıyor:
“Ana unsur matbaacının aldığı kağıdın fiyatını düşürmek. Kağıdın KDV’sinin de düşmesi lazım ama kağıt ithal olduğu için hükümetin böyle bir adım atacağını düşünmüyorum.”
Berşev, Türkiye genelinde basılan ve satılan kitap satışlarında artış yaşansa da daha büyük bir artış imkanının kriz nedeniyle gerçeğe dönüşmediğini de ekliyor.