İngiliz sineması içerisinde kendine önemli bir yer edinmeyi başaran The Italian Job (1969), suç filmleri arasında da bir adım öne çıkan ve kült mertebesine erişen bir yapım olarak gösterilir. The Long Day’s Dying ile dikkat çeken sonrasında ise Tomorrow Never Dies ve The Earthling gibi filmleriyle adından söz ettiren Peter Collinson’ın yönettiği İtalyan İşi, baş rollerinde Michael Caine ve Noël Coward’ın bulunduğu, gerçek bir hikayeden uyarlanmayan bir suç filmi olarak dönemi için mihenk taşı görevi görmüştür diyebiliriz.
Bu yıl çektiği Straight Outta Compton ile son zamanlarda adından sıkça söz ettiren F. Gary Gray’in 2003 yapımı yeniden çevrimi, aynı ada sahip İtalyan İşi filmi ise orijinal filme göre birtakım farklılıklara sahiptir. Kadrosunda Mark Wahlberg, Charlize Theron ve Edward Norton gibi isimler bulunduran yeniden çevrim, ilkine nazaran daha kaderci bir bakış açısına da sahiptir.
1969 yılında İngiliz mizahı ve centilmenliğiyle süslü İtalyan İşi, fikirsel zenginliğini dinamik ve muhteşem sahnelerle süslemiş ve böylece hem aksiyon seviyesi yüksek, hem de yenilikçi bir tavırla seyirci karşısına çıkmıştır. Michael Caine tarafından canlandırılan usta hırsız Charlie Croker’ın hapisten çıkmasının hemen ertesinde büyük bir vurgun planı peşinde koşmasıyla açılır filmimiz. Bir arkadaşı vesilesiyle eline geçen İtalya’daki bir soygun planını gerçekleştirmek için kendisine sermaye arayan Croker, bunun için hapishaneden tanıdığı suç imparatoru olan Mr. Bridger’ın kapısını çalar. Bridger teklifi önce reddetse de sonrasında fikrini değiştirerek Croker’la çalışmayı kabul eder.
Yeniden çevrimin 2000’lerde geçiyor olmasından dolayı gerek hikayede, gerekse karakterlerde birtakım değişiklikler göze çarpar. F. Gary Gray’in filmi orijinalinden farklı olarak İtalya’da açılır. Yapılan bir soygunun hemen ardından ekip üyelerinden birinin ihaneti sonucunda bütün ganimeti kaybeden Croker (Mark Wahlberg) ve ekibi bir intikam planı üstünde çalışmaya başlar.
Yeniden çevrim filmde kilit nokta John Bridger karakteridir. Orijinal filmle tek ortak bağlantı olan Mr. Bridger böylece iki filmin zamansal farklılığı arasında bir köprü görevi görür. Mr. Bridger’ın bahsi geçen ihanet sonucunda ölmesi Croker’ı, eski arkadaşı -aynı zamanda Bridger’ın kızı olan- Stella’ya (Charlize Theron) yönlendirir. Stella da tıpkı babası gibi önce bu teklifi reddeder ama sonrasında intikam arzusuyla plana dahil olmayı kabul eder.
Stella’nın polis olması ve suç imparatoru babasının yolunu hiçbir zaman tercih etmediğinin vurgunlanması karakter açısından önemlidir. Çünkü Stella’yı iyi bir polis yapan özellikler, babasından öğrendikleridir aynı zamanda. Bir şekilde babasının yolundan gitmek onun kaderinde vardır ve babasının intikamını almak Stella için uygun bir fırsat yaratır. Böylece orijinal Bridger hikayeden çıkarken, yeni Bridger hikayeye dahil olur.
Collinson’ın 1969 yapımı filmi eski usül bir gangster filmi olup kadınlar, şöhret, itibar ve para ekseninde ilerlerken; F. Gary Gray’in yeniden çevrimi daha ilk yirmi dakikasında bir intikam hikayesine dönüşür. İki film arasındaki farklardan en belirgin olanı Torino sokakları yerine Los Angeles caddelerinin kullanılmasıdır. Bunun yanı sıra, devreye teknolojinin girmesiyle de filmin farklılaştığını eklemek gerek.
Filmin asıl çıkış noktasını ve en özel sahnelerini yaratan nedenlerin Torino’nun dar sokakları ve trafiği olması, Los Angeles’ın yoğun trafiğine başarılı bir şekilde uyarlanabilmiştir. Ancak sıra Mini Cooper’ların başrolde olduğu kovalamaca sahnelerine gelince orijinal filmin etkisini ve büyüsünü yakalayabilmek pek mümkün olmuyor. Collinson, dar kanalizasyon kanallarında nefes nefese bir takip sürdürürken; F. Gary Gray, Los Angeles’ın geniş metro tünellerini ve istasyonlarını kullanıyor. Yapım olarak Hollywood’dan hiç uzaklaşmayan yeniden çevrim İtalyan İşi, aksiyonu ve düşük gerilimini yaratmak içinse oldukça klişe formüller uyguluyor. Örnek verecek olursam, görkemli patlama sahnelerinin fazlalığı filmi oldukça ortalama bir seviyeye çekiyor.
Hikayenin temelinde yatan önemli farklardan biri de düşman yaratma ihtiyacıdır. Collinson’ın filmi bir düşmana ihtiyaç duymayan ve yalnızca engelleri aşmak üzerine bir senaryo örgüsüne sahipken; yeniden çevrim olan İtalyan İşi, yaratılan düşmana karşı gelişen bir motivasyonla ilerler. Kimliklerin ve karakterlerin belirgin özellikleri devreye girer, yüzeysel bir derinlik oluşur. Birer cümleden oluşan karakter çözümlemeleri, yaratılan düşmanı somutlaştırmak için kullanılır. Bunun sonucunda intikam arzusu iyice büyür.
İki film, sahip oldukları sonlarla da birbirlerinden ayrılıyor. Callinson’ın orijinal hikayesi İsviçre Alpleri’nde bir bilmece gibi sona erip gizemini arttırırken; Gary Gray’in yeniden çevrimi bütün soru işaretlerini giderip kesin bir son yazıyor kendisine.
1969 yapımı Michael Caine’li İtalyan İşi, oldukça doğal bir akışa sahiptir ve kendi hikayesini yazar. Öte yandan F. Gary Gray’in yeniden çevrimi İtalyan İşi filmi, ana akım filmlerin kalıplaşmış formüllerinin peşinden giderek tahmin etmesi kolay bir yapım olarak karşımıza çıkar. Hikayenin kilit noktalarını ve en önemli sahnelerini zayıflatan seçimler de orijinal filmin başarısına ulaşmasını neredeyse imkansız kılıyor diyebiliriz.
İtalyan İşi
Yönetmen: F. Gary Gray
Oyuncular: Mark Wahlberg, Charlize Theron, Edward Norton, Seth Green, Jason Statham, Mos Def, Donald Sutherland
Senaryo: Neal Purvis, Robert Wade,Donna Powers
Görüntü Yönetmeni: Wally Pfister
Kurgu: Richard Francis-Bruce, Christopher Rouse
Prodüksiyon Tasarımı: Charles Wood
Kostüm Tasarımı: Mark Bridges
Set Dekorasyonu: Denise Pizzini
Müzik: John Powell
Yapım Stüdyosu: Paramount Pictures
Türkiye Dağıtımı: UIP Filmcilik
Gösterim tarihi: 10 Ekim 2003