Aydilge Connection
Sobe  2009
Kilit   2011
Aşk Notası   2011
Akademi Bülteni Söyleşisi
 Popüler olmak umurumda değil...

Aydilge'nin müzikle olan serüveni nasıl başlamıştır, bize biraz bu süreci anlatabilir misiniz?

Şimdi hep beraber çocukluğuma dönmemiz gerekiyor çünkü maceranın temelleri orada atılıyor. Müziğe ilk olarak sekiz yaşında TRT Ankara Radyosu Çocuk Korosu sınavlarını kazanarak başladım. TRT Radyosunun eğitimi gerçekten çok disiplinli ve ağırdı.

O yüzden müziği saatlerce solfej yapıp, şan teknikleri ile boğuşmaktan ibaret sanırdım, ama sonra Beatles ve rock maceram başladı. 13 yaşındayken kırmızı beyaz bir elektro gitar aldım. Hala da onunla yapıyorum bestelerimi. Elektro gitar çalıyorum diye öyle usta bir gitarist olduğumu, çılgın sololar attığımı sanmayın! Akor basıp, ritim çalıyorum. Ama bestelerimi yapmak için bu bana yetiyor.

Albüme “Küçük Şarkı Evreni” gelen eleştiriler nasıl?

Şu anda her şey yolunda. İnsanlar farklı buluyorlar ve galiba toplum olarak farklı olandan korkmayı değil onu sevmeyi öğrenmeye başladık. Bu açıdan çok mutluyum. Belki çok nefret eden de vardır ama şu ana kadar duymadım (duymadığım için de şanslıyım çünkü duygusal bir yapım var ve kötü sözler karşısında üzülebiliyorum) Albüm çıkarmış olmam, kalbimin taşlaştığını göstermez. Hala sıcak ve güm güm atıyor, o yüzden canım tabii ki kötü sözler karşısında acıyacaktır.

Albüm fikri nasıl oluştu , albümünde kimlerle çalıştınız?

Albüm için çok çaba harcadım. Burada anlatamayacağım uzunlukta bir hikaye olur bu? Bu arada şunu belirtmek istiyorum; Hakan Kurşun gibi bir isimle çalışmak, onun bana inanması, müziğimi beğenmesi gerçekten büyük bir onur. Türkiye'de alternatif müziğe yaptığı katkıların haddi hesabı yok. Atakan Ilgazdağ ise hem dostum, hem aranjörüm, hem de gerçekten çok önemli bir müzisyen. Herkes onu Beko için yaptığı muhteşem reklam müziği ile tanıyor. Kiminle çalıştığınız gerçekten çok önemli. Onlara bakınca bazen kendimi çok önemsiz bir müzisyen gibi hissediyorum. Ama, onların benimle çalışmayı tercih ettiğini kendime hatırlattığım zaman da kocaman kabarıyor göğsüm. Hiç de fena değilsin be Aydilge diyip mutlu oluyorum.

Aydilge'nin müzikte "en son noktası" neresidir ?

Açıkçası ne popüler olmak, ne de başka bir şey umurumda... Zaten popüleri popüler yapan güç halk falan da değil. Halk bunu istiyor lafı da palavra. Halk, ancak birbirine benzer seçenekler arasından seçme özgürlüğüne sahip. Tabii buna özgürlük denirse. Yani halkın, çeşitlilik kisvesi altında dayatılan mavi portakal, yeşil portakal, kırmızı portakal, sarı portakal arsında seçim yapması, onu belirleyici güç konumuna oturtamaz, çünkü halk, hangi rengi seçerse seçsin, sonuçta yine portakal tüketmiş oluyor. Bense elma olmayı tercih ediyorum! Ya da ceviz, ya da armut. Yani portakal dışında bir şeyler? Benim ruhum tek tipe çekilmeyi reddettiği sürece, kimse bana o üniform kostümlerden giydirmeye kalkamaz. Onu kesip biçer, kendi hoşuma giden yeni bir kostüm yaratırım ben.

Aydilge'nin müzikte "en son noktası" neresidir ?

Bir yere koymak zorunda mıyım? Keşke tanımlar olmasa... Tam rock da denemez aslında yaptığım müziğe. Ya da Rock hamuruyla yoğrulmuş, doğu motifleriyle kremalanmış, öyle her yerde bulunmayan alternatif bir pasta diyebiliriz. Kilo yapmaz, dişleri çürütmez, mutluluk ve enerji verir. Not: Çok hızlı yerseniz hazmı zor olabilir. Yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara yemeniz tavsiye edilir?Rock müzik tabii ki benim müzik anlayışımı çok etkiledi. Bazıları kendilerini tehlikelerden korumak için ruhsal bir derin dondurucuya girerler ve kolay kolay da oradan çıkmazlar. Hisleri körelir, her şeyi kabullenirler. Rock müzikte ise yürekler sıcaktır, derin yaralar açılabilir ama buna rağmen girmezler o derin dondurucuya ve savaşırlar. Ben de derin dondurucuya girmeyenlerdenim.

Etkilendiğiniz unsurlar nelerdir kısaca açıklar mısınız ?

Tabii ki müzik ve yazıdan. Gündelik yaşamın yüzeysel ve saçma uğraşları arasında bir yerlere tutunma, bir amaç ve anlam bulma ihtiyacım var. Boşlukta asılı kalmamak, savrulup gitmemek için... Ben duygularını çok yoğun yaşayan bir insanım, hani bazı deriler çabuk etkilenir ya güneşten, benim ruhumun teni de öyle. O yüzden mutlaka, o enerjiyi boşaltmam gerekiyor. Bunu da müzik ve yazı aracılığıyla yapabiliyorum. Şarkılarımda duygularımın birebir hissediliyor olması da bundan belki de. Ruhumun güzel aroması ekşiyip bozulmadan onu işlemem gerekiyor.

Edebiyat ve müzik arasındaki bağlantı nasıl size göre ; birbiriyle tamamlayıcı,yardımcı mı yoksa tamamen ayrı mı?

Edebiyat ve müzik arasında bir gel git yaşıyorum diyemem. İkisi öylesine iç içe geçmiş durumda ki. Örneğin hem Bulimia Sokağı hem de Altın Aşk Vuruşu adlı romanlarımdaki pek çok karakter müzisyendir. Bulimia Sokağı'ndaki Tuğyan isimli karaktere yazdığım şarkı da albümde yer alıyor. Kendi yarattığım karaktere bir de şarkı yazmış olmam, aslında kulağa komik geliyor: ) Yani müzik ve edebiyatın her ikisini de ayrı ayrı önemsiyorum. Bu şuna benziyor: Hani vücudun hem proteine hem de vitamine ihtiyacı vardır. Protein aldığın zaman vitamini almanıza gerek kalmaz diye bir şey yok. Edebiyatla müzik de protein ve vitamin gibi. Sağlıklı beslenebilmek için ruhumun her ikisine de ihtiyacı var.

Kesinleşen konser çalışmalarınız var mı?

Şu an için en büyük proje 3 Eylül'de sahne alacağım rock'n coke konseri. Bazı insanların sürekli Rockn coke'u hedef tahtası gibi göstermelerinden çok bunaldım. Şuna inanıyorum ki sanki tüm dünyadaki savaşların, kötülüğün ve fakirliğin sorumlusu rockn coke'muş gibi göstererek hedef saptırmaya çalışan bir zihniyet var. Barış sözcülüğü üzerinden kendi reklamını yapan ve hassas insanların duygusallığını sömüren bir zihniyet var. Kapitalist sistem, tüketim kültürü ve tüm süre gelen kötülükler keşke benim rockn coke'a katılmamamla düzelecek olsaydı da ben de katılmasaydım. Keşke rockn coke ortadan kalktığında İsrail, Lübnana'a saldırmayacak olsaydı. Ama işte bu sistem ne yazık ki böyle işlemiyor. Hep söylediğim bir söz var, ne yaptığımız değil, nasıl yaptığımızdır önemli olan.

Ben rockn coke'a içimdeki barışla, içimdeki sevgiyle katılacağım, önemli olan mücadeleyi sistemin tam da ortasında dikilerek vermek. Asıl etkili olan budur. Nerde nasıl durduğundur önemli olan, sistemin seni kullanmasına izin vermeyip, sen sistemi kendini ifade etmene yardımcı olacak şekilde kullanabilirsin. İşte ben de tam anlamıyla bunu yapıyorum. Bu ülkede içinden gelen müziği değil, paranın istediği müziği yapan, popüler olmak için kendini satan insanların ortasında, başım dik, alnım açık şarkımı söylerken, tam da sistemin merkezine marjinal olanı, aykırı olanı sızdırıyorum. Sistemin dışında kalmak yerine, sistemin tam ortasına dikilip yapıyorum bunu. Beni sevenlerinde beni anladığını umuyorum.

Son olarak akademi bülteni okuyucularına vermek istediğiniz mesaj ne olur?

Tek istediğim insanlar benim evrenimi ziyarete gelsinler, çok çok gelsinler, hep gelsinler. Onlar için çok hazırlık yaptım. Tertemiz, samimi, huzurlu bir ortam hazırladım. Gelirken çiçek falan almalarına da gerek yok, kendilerini getirsinler yeter. Ama evrenime çöp atmamaya ve çimlere basmamaya dikkat ederlerse sevinirim:) www.aydilge.net'e de bir göz atarlarsa mutlu olurum...

Next  Diğer Söyleşiler
Milliyet Cadde söyleşisi: Rock söyleyen cici bir kızım
Hürriyet Kelebek söyleşisi: Sahneye çıktığımda kafayı yiyorum
E-Kolay.Net söyleşisi: Aşk İyileştirir
Form Sante söyleşisi: 90-60-90'lık Cehennem
Siyahperde.Net söyleşisi: Rock star olmayı canım istemiyor

Ana Sayfa  |  Biyografi  |  Küçük Şarkı Evreni  |  Sobe  |  Kilit  |  Şarkı Sözleri  |  Resim Galerileri  |  Kitapları  |  Öyküler  |  Söyleşiler  |  Greenpeace Projesi
Aydilge Connection     XML Site Haritası   RSS Feed   HTML Site Haritası
Bu sitenin dizayn ve içeriği See-Aych tarafından gerçekleştirildi. Bu site en iyi Internet Explorer ile 1024/768 ve 1280/1024 çözünürlükte görüntülenir. Aydilge'nin resmi web sitesi değildir. Aydilge ve EMI Music Türkiye ile herhangi bir resmi bağlantısı yoktur. Copyright © 2012
E-Mail