aydilge sarp
|
Andre Gide
|
Diğer Öyküler
|
Evet, zamanı bilmiyorum. Belli belirsiz saatler içinde elip gidiyor, dolaşıyor, tatiller bile yapıyor zaman. Bu arada bu yazıya böyle başlayacağımı da hiç tahmin etmezdim.
Zaten bu hep böyledir. Tahminlerimiz bizi hep yüzüstü bırakırlar ve de bunu sanki bizi kendimize mahçup duruma düşürmek için, “Oh işte yanıldın” dercesine, büyük bir zevkle yaparlar. Tahminler bizim parçamız olduğuna göre, kendi kendimizden bu intikama benzer öç alışımız neyin nesidir Allah aşkına?
Neyse ben planladığım şekilde yazıma devam edeyim. Ama oldu mu şimdi şu dediğim? Samimi bir giriş; yürekten, doğrudan kağıda aktarım, sonradan da bu samimiyeti hiçe sayıp, hiçbir şey olmamış gibi yeniden kalıplaşmışlıklara, önceden hazırlanmış ruhsuz donmuşluklara geri dönüş! Hem de hiç utanmadan, bunu açıkça ifade ederek… İstemiyorum, vazgeçtim; plan falan yüzüm görmesin. Benim yüreğim var, o bana yeter!
Andre Gide olmasaydı ve ben onun gnlüğünü okumasaydım belki de bu yazılar hiç yazılmayacaktı. Hani olur ya, bir güzellik görür, özenir ve sen de ona benzer birşeyler yapmaya çalışır, fakat yaptığının basit bir taklit olduğunu kısa sürede anlar, pat diye bırakıverirsin ya, işte bu yazıların kaderi bundan ibaret olacak herhalde.
Ayrıca içimdeki boşluğumda o kadar çok şey var ki, boş şeylerin tıka basa doldurduğu bomboş içimde kımıldayacak, hatta ve hatta şu yazıya ayıracak yer bile yok.
Öyle demeyin, ben boş şeylerle çok meşgul bir insanım. Ama sevmem aslında bir amacı olmayan eylemleri. Bunlar yere sağlam basmaz, bu yüzden de ne yürüyebilir, ne de bir şeylerle dans edebilirler. Havada uçuşan avare düşüncelerdir bunlar.
Onları, her istekleri yerine getirildiğinden hayata sıkıca sarılmayı becerememiş, en ufak bir acıda yıkılıverecek, dünya yakışıklısı ama içi boş, züppe gençlere benzetiyorum. Onlar baba parasını, bunlar ruhumuzu yer bitirirler. Bu amaçsız, bir anlık hevesle yapmaya kalkılan ucuz eylemler çok pahalıya patlarlar bizlere. Beynimizde binlerce türediğinden (çok da kolay türerler, zahmetsizce) gerçekleştirmemiz gereken o biricik amacımızı bulmamızı, ona sarılmamızı geciktirirler ve harcamamız gereken gücü yer bitirirler.
İşte bu yüzden ben binlerce isteğimin arasında bir ona, bir buna koşarken, hiçbirini gerçekleştirememenin ve gerçekleştirmek için gerekli olan itici kuvvetin eksikliği ile acıya boğuluyorum. En büyük amacım olmak iddiasıyla yüreğime başvuran fikir parçaları, onu ilk anda kolayca ayartabiliyorlar. Ama yorgun beynim işin içine girince, bu heves solup gidiyor.
Güzel bayanların sigaralarını yakmak için zıpkın gibi fırlayan ateşe benzeyen ve içimde doğan hevesler, daha sonra beynim tarafından gazı tüketilen zavallı sönük bir alevciğe dönüşüveriyorlar. Çakmağa ne kadar kuvvetli de bassanız, çıkaramaz delikten kafasını alevcik ve sonunda baş parmağınız yara olur, benim de yüreğim tabii…
|
||
Diğer Öyküler
|