Aydilge Connection
aydilge öyküleri
Aydilge Sarp
aydilge sarp
 Bizim Patron
Diğer Öyküler   

A: Bu akşam yarışa var mısın?

B: Her zaman, her yerde.

A: İyi o zaman; yarın… Şuna bak!

B: Neye bakayım?

A: Şu herife bak hele; nasıl da geçiyor kırmızı ışıkta! Deli oluyorum böyle tiplere.

B: Sakin ol, canım! Hala alışamadan şu İstanbul trafiğine.

A: Alışmak mümkün mü? Sen alışabildin mi sanki? Adam gezintiye çıkmış gibi, salına salına dolaşıyor ortalıkta. Hem de onlarca arabanın içinde! Böylelerine çarpacaksın ağabey!

B: Saçmalama lütfen! Hayatının devamını yamulmuş bir şekilde mi geçirmeyi düşünüyorsun?

A: Zaten yamulmuşum yamulacağım kadar. Daha ne yamulacağım? Patronum, daha doğrusu sahip, köle gibi çalıştırıyor beni. Her işe ben koşturuyorum. Beyefendi kuruluyor koltuğuna, oooh!

B: Benimki de öyle be hocam! Her işe, bizi sürer bunlar. Şu yollarda gidip gelmekten ömrüm tükendi vallahi. Bu aralar, sağlığım da hiç iyi değil.

A: Hadi yaa, neyin var?

B: Yaşlılıktan herhalde. Tabii bizim patronun hiç umurunda değil. Nasılsa beni atar bir tarafa, yerime de başkasını alır. Oysa kaç sene sırtımda taşıdım ben onu.

A: İyi ki bizi duymuyorlar ha! Rahat rahat dedikodu yapıyoruz. Tek lüksümüz de bu zaten… Bak bak bak, buna ehliyeti kim verdi acaba? Yavaş be yavaş! Bana bir çarpsın da göstereyim ona, dünyanın kaç bucak olduğunu.

B: Bana bak, dikkat et biraz. Lafa dalıp kaza maza yaparsan, patron seni mahveder.

A: Tamam tamam, ediyoruz işte! Sen, beni dinle şimdi. Bizim patron, dün eve sarhoş gitmiş, tamam mı? Ondan sonra da karısı onu, tekme tokat sokağa atmış.

B: Sen nereden biliyorsun?

A: Yahu patron dün bende kaldı. Bir içki kokuyordu, bir içki kokuyordu ki anlatamam. Vallah, karısı olsaydım, ben de almazdım içeri ama karısı değilim tabii. Camları açarak idare etmeye çalıştım ama nafile!

A: İyi ki bizi duymuyorlar ha! Rahat rahat dedikodu yapıyoruz. Tek lüksümüz de bu zaten… Bak bak bak, buna ehliyeti kim verdi acaba? Yavaş be yavaş! Bana bir çarpsın da göstereyim ona, dünyanın kaç bucak olduğunu.

B: Bana bak, dikkat et biraz. Lafa dalıp kaza maza yaparsan, patron seni mahveder.

A: Tamam tamam, ediyoruz işte! Sen, beni dinle şimdi. Bizim patron, dün eve sarhoş gitmiş, tamam mı? Ondan sonra da karısı onu, tekme tokat sokağa atmış.

B: Sen nereden biliyorsun?

A: Yahu patron dün bende kaldı. Bir içki kokuyordu, bir içki kokuyordu ki anlatamam. Vallah, karısı olsaydım, ben de almazdım içeri ama karısı değilim tabii. Camları açarak idare etmeye çalıştım ama nafile!

B: Hadi ya? Utanmadan sende kaldı yani.

A: Aslında biraz utandı. O geldiğinde ben daha uyumamıştım. Tam uykuya dalacağım, dışardan tıkırtılar geliyor. Yeni alarm da taktırmıştım; zar zar zar ötmeye başladı. Ödüm koptu ha! Hırsız sanmıştım. Meğersem bizim patronmuş kapıdaki. Evinin anahtarıyla benim kapıyı açmaya çalışıyormuş salak!

B: Eeee, sonra ne oldu?

A: Ne olacak; bütün gece kafa ütüleyip durdu. Hem gelip kuruldu koltuğuma, hem de “Buğ gice, sin, sen, sende kılabilir miyim?” diye soruyor bana.

B: Sanki “hayır” diyebilecekmişsin gibi!

A: Hiç işte.

B: Eeee, başka ne yaptınız? Karısıyla olanlardan bahsetti mi?

A: Oooh, dün gece bütün sülalesini dinledim. İşin komiği karısının onu, evden kovduğunu da söylemiyor ha. Sanki ben bilmiyorum. Yenge birkaç kez daha atmıştı bunu böyle. Peki ya senin patron ne alemde?

B: Benim patronun oğlu var ya; işte onun kız arkadaşı bana abayı yaktı.

A: Nee, hadi canım!

B: Vallahi ister inan, ister inanma: “Onu da yanında getirmezsen seninle çıkmam” diyormuş oğlana. Tabii kastettiği “o” ben oluyorum. Benimle gezmekten çok zevk alıyormuş.

A: Sen neymişsin be ağabey! İyi de, sen biraz yaşlı değil misin? Canavar gibi delikanlılar var aramızda. Yüzün eskidi oğlum senin. On sene önce olsa, tamam diyeceğim de… Eskiden benim de peşimde az kız koşmadı hani ama…

B: İnanmazsan inanma. Yarın onları, Boğaz’da yemeğe götüreceğim. Çaktırmadan peşimize takıl da, gör bakalım, yalan mı söylüyormuşum.

A: Tamam canım, inandım. Sen de amma abarttın yahu… Eyvaah, benim patron şu acayip müziği gene koydu. Bir de sonuna kadar sesini açmıyor mu?

B: Sen şükret haline. Bir taksi arkadaşım var, zavallı her gün Müslüm dinlemek zorunda kalıyor.

A: Yavaş be patron, yavaş be! Biraz daha düzgün süremez misin beni? Gene gaza bakıyor benimkisi. Ağabey kusura bakma; hızlanmak zorundayım. Akşama görüşürüz inşallah.

B: İnşallah da, belli olmuyor işte. Ne de olsa bizi nereye sürerlerse, oraya gitmek zorundayız.

A: Üzülme be dostum! İnsanların da çoğu bizim gibi. Nereye sürülürlerse, oraya gidiyorlar

Diğer Öyküler   

Ana Sayfa  |  Biyografi  |  Küçük Şarkı Evreni  |  Sobe  |  Kilit  |  Şarkı Sözleri  |  Resim Galerileri  |  Kitapları  |  Öyküler  |  Söyleşiler  |  Greenpeace Projesi
Aydilge Connection     XML Site Haritası   RSS Feed   HTML Site Haritası
Bu sitenin dizayn ve içeriği See-Aych tarafından gerçekleştirildi. Bu site en iyi Internet Explorer ile 1024/768 ve 1280/1024 çözünürlükte görüntülenir. Aydilge'nin resmi web sitesi değildir. Aydilge ve EMI Music Türkiye ile herhangi bir resmi bağlantısı yoktur. Copyright © 2012
E-Mail