Aydilge Connection
aydilge öyküleri
Aydilge Sarp
aydilge sarp
 Benden Bana
Diğer Öyküler   

Benden Bana:

Sen değil misin melek sessizliğinde ölümden kaçan? Ay parçalarını toplayıp güneş yapmaya çalışan; kendi bileklerini kesip kanını bana akıtan. Sen değil misin su içen kölelerin iplerini kesip kendini bağlayan? Ben değil miyim, senin iplerini çözüp kendini asan?

Banadan Bene:

Sen bir uyku misali yaşarken, ben saatlerce camdan bakıp, dökülen yapraklarımı topladığını görebilmek için saatlerce dua ediyorum. Ümitlerim sere serpe yerde sürünürken, yüreğimden dökülmeyen tek yaprağımsın sen.

Sonsuzluğa erebilmen için, sevgimi oradan oraya sattığım zaman; güneş eğer bir gün yardım ederse, belki de kör gözlerini açar ve onu yapraklarımın arasında bulmama yardım eder.

Kocaman bir boşluk, küçücük bir umut ve işte ben. Kayıp mutluluklar şehrinde kayıp sevinçler ve kayıp bir ben. Yokluk içinde varolmuş birden, son umut, son şarkı gibidir diyen. EY GARİPLİKLER PRENSESİ, acıdan ölçünü alırken lütfen benim ve benin canını yakma...

Benden Bana:

Güneş kaybolmaya başladığında, eğer saadece ellerimdeki mum ışığını görebilseydim bile, bu kadar koymazdı; beni bu kadar yormazdı bu çabalarım. Çöküntülerim ve pembe görünümlerim kavga edip, mora dönüp acıdan yanınca, ben ve çöküntülerim "hiççe" bir şarkı tüttürürüz. Senceye benzer bir dille konuşur, binbir renkli ateşlerde dans ederiz. Tıpkı şöminede çatırdayan odunlarınki gibi. Çığlıklar, haykırışlar arasında yok olan bir ağaç atığının dansı bu ve de bir yokoluşun sonu...

Banadan Bene:

Gök beni seyrederken dayanamadı, ağladı. Sırılsıklamdım. Gözyaşlarımdan bir gökkuşağı oluştu ve ben gidip en güzel maviyle yakaladım onu. Gök ressamdı, yağmuru boyadı bulutlara ve ben bir şarkı çizdim güneş renkli; ay bakışlı. Şimdi gel de şarkımı bir ziyaret et. Gel de gökkuşağı tarlalarını yakala benimle...

Benden Bana:

Sanki çöller su olup içime aktı. Sıradanlıklar dün beni ziyaret ettiler. Gözlerinde bir demet mavi gül, ellerinde özgürlük; bulutsuz akşamlarda tutsaklıktan kaçıp geldiler. Aralarından anlamsızlık, beni düşüncelere boğdu. Binbir anlamdan kurtarıp, beni sıradanlıktan kovdu.

Dün cehenneme bir yolculuk yaptık. Sırtımda gitarım ve düşlerimin ağırlığı vardı. Onları gerçekleştirememenin suçluluğu eline bir kamçı almış, vuruyor; beni kendime düşman ediyor. Sonra asiler bastı rüyalarımı. Gerçeklerim zaten düşlerime kızgın; düşlerim dünyaya dargın... Benim en yakınlarım, sevgili uzaklıklarım.

Londra'da güneş serserice doğar. O yüzdendir anımsatması içimdeki boşluklara doğmayan asi güneş ışığını... Buz gibi donar o koca, kara delikler. Bu nedenledir kıskanışım, umut ışığını. Çürük, çarpık çurpuk, çamurdan, çatlamış, çökmüş, çaresiz bedenim; çalı çırpı gibi güçsüz, zayıf, yorgun. İçimde ise sisler oynaşıyor; yoksa düşler mi?

"Kapkaranlık karanlık olur mu hiç?" diyorsan, o zaman gel de yazımı bir ziyaret et. Hiçbir anlamı olmayan sıradan yazılar işte. Bu arada sular hala kaynama noktasında.

Sanki çöller su olup içime aktı...

Banadan Bene:

Güneş doğuyor; kaçmalısın, unutmalısın, unutmalıyım. Bu şeytanın oyunu. Hayır, yenilmemeliyiz! Buz siyahı, gül mavisi... Artık ben ölüyüm, sen zavallı. Hiç ama hiç yakmamalıydın suyu; buzu mavi, gülü kırmızı bırakmalıydın. Güneşi boyamamalıydın ayla ve sevmemeliydin bütün bu yapılmamasıları yapanı seveni, hem de tüm fısıltıların gürültüsüyle seveni; beni!

Bense sevdim gülü mavi, buzu siyah olan, suyu yakan seni. Ben yanan su, ayla boyanmış güneş. Sen siyah buz, mavice ağlayan gül. Ben şeytanın gürültüsünde, ölümden kaçıyorum. Al ve götür beni melek sessizliğine; uçurumlar bittiğinde yanındayım...

Benden Bana:

Mavimsi uçurumlar üzerinde yürüyen ayak izlerim durur gibi ışıdılar gözlerimdeki alevleri. Turuncu ve siyahın kavgasının üzerinden yürüyüp geçtiler. Acıyı taşıyamadılar ezilmenin sızısıyla ve ağladılar yalnızlık yolunda; korkudan titrerken, yanyana ilerlediler; korkunç bir karanlığa doğru.

Banadan Bene:

Soğukluğum suyun sessiz sakinliğinde intihar etti. Sessizliğin çıkardığı gürültü, melodilerin katilidir benim yüreğimde. Kulaklarımı sağır edercesine haykırır soğukluğum; sıcaklığım acıdan donup kalınca ve suyun sessiz sakinliğinde boynunu büker mavi bulut gözlü melek gittiğinde.

Denizler gider gelir, trenler dalgalanıp durulurlar benim istasyonlarımda. Sirenler eser arada bir. Pembe bulut yolcuları, mavi bulutla yolculuk ederler. Suyun sessiz sakinliğinde, boyunlarını büküp mavi bulut gözlü meleği beklerler.

Sarıcasına saran sarmaşıklar, sağırcasına duymazlar pembeleri. Serbest bırakırlar melodilerin katilini. Katil vurur mavi bulut gözlü meleği. Soğukluğum, suyun sessiz sakinliğinde iflas etti...

Diğer Öyküler   

Ana Sayfa  |  Biyografi  |  Küçük Şarkı Evreni  |  Sobe  |  Kilit  |  Şarkı Sözleri  |  Resim Galerileri  |  Kitapları  |  Öyküler  |  Söyleşiler  |  Greenpeace Projesi
Aydilge Connection     XML Site Haritası   RSS Feed   HTML Site Haritası
Bu sitenin dizayn ve içeriği See-Aych tarafından gerçekleştirildi. Bu site en iyi Internet Explorer ile 1024/768 ve 1280/1024 çözünürlükte görüntülenir. Aydilge'nin resmi web sitesi değildir. Aydilge ve EMI Music Türkiye ile herhangi bir resmi bağlantısı yoktur. Copyright © 2012
E-Mail